16 Ocak 2015

Zavallı Biz ...




O kadar yorgunum ki,
Nefes almak bile ağır geliyor artık. 
Cesedimi taşıyamıyorum.

Aynadaki silüetim bana acırcasına,
Dalga geçercesine sırıtıyor gibi hissediyorum.
İnsanların konuşmaları, gülüşmeleri, kahkahaları,
Hatta selam vermeleri bile,
Kalbimin teklemesi için bahane oluyor.



Hem uyuyup bir daha uyanmamak istiyorum,
Hem de gözümü kapatmamla
Beynimdeki sesler, suratlar zonklarcasına hortluyor.
Sızıp kaldığımda bile,
Kâbuslarımda devam ediyorlar, reklamsız.
Sabahsa faili meçhul olup, çekip gidiyorlar.


Ne yaparsam yapayım,
Nasıl davranırsam davranayım;
Hiçbir şeyi değiştiremeyişimin bitkinliği,
Üstüme çığ gibi yığılıyor, altında nefessiz kalıyorum.
Beynimse pimi çekilmiş bir bomba oluveriyor.
Bir labirentin içindeymişim de, 
Yerimde debelenip durduğum hissine kapılıyorum.


Günler geçtikçe onlara da alışıyorum. 
Üstüne, arkadaş oluyoruz 
Huzurumu kaçıran o sebeb-i intiharlık düşüncelerle.
Sonra sanki o ben değilmişim gibi,
Yerli yersiz kahkahalar atıyor,
Saçma sapan muhabbetler açıyor,
Hiç tanımadığım insanlara selam veriyorum.


Ansızın aklıma birkaç soru takılıyor.
Bir insan kafasında kaç insan yaşatıyor?
Aynada gördüğü her suret, bir öncekiyle ne kadar aynı?
Nefret ettiğimiz insanların yaptıklarını hangimiz yapmıyoruz?
Hangimiz kendi doğrularının hiç değişmeyeceği garantisini verebilir?
Peki ya bugün sevdiğimiz kişiden,
Yarın nefret etmeyeceğimizin garantisini kim verebilir?


Lanet olası paradoksumsu insan ırkı ...
Daha kendisini çözememiş,
Kalkmış doğayı, evreni, Tanrıyı anlamaya çalışıyor ...
Acınacak haldeyiz, kabul edin ..!


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder