07 Ocak 2015

Savaşımızın Çocukları



Savaş denince akla ilk gelen şüphesiz ölüm, kan, gözyaşı, silah, bomba..vs.
İnsan ırkının kendi kendisiyle girdiği her savaşın nedenleri, sonuçları, kazanım ve kayıpları  tarih sayfalarında yerini alıyor. Fakat kazanım ve kayıplar bile toprak,  asker, tazminat üzerinden değerlendiriliyor çoğunlukla. Ve ben daha hiçbir tarih kitabında şu istatistiği görmedim.  Savaşta şu kadar kadın, şu kadar çocuk öldü; şu kadar insan evsiz kaldı, şu kadar insan psikolojik travma geçirdi, şu kadar insan göç etti diye. Bunları yapanlar bile yıllar sonra  yarası olduğu için unutamamış veya duyarlı ve imkanı olan birileri oluyor hep.

Bilinen yakın dönem savaşlarında kaç çocuk, kadın, sivil ölmüş diye merak ettim ama bulabildiğim o kadar az şey oldu ki, üzüldüm açıkçası. 

Diyelim ki Türkiye Suriye ile savaşa girdi. En basitinden ben, savaşın nedenlerini göründüğü kadar anlayıp safımı tutup, savaşa girer veya kaçar giderim. Peki mahalleme düşen her bombada can veren yaramaz çocukların, dedikodu ve alış-veriş hastası kadın komşularımın, veya ekmek derdinde olan esnaf adamın o bombaların altında paramparça oluşunu reva gören hangi ideoloji, hangi felsefe veya hangi inanç şekli bunu savunacak kadar yüzsüz olacak.  ''Savaşta kurunun yanında yaş da yanar'' sözünün arkasına saklanacaklar için de bir çift sözüm var. Çok değil, birkaç yüzyıl öncesine kadar çoğunlukla imparatorlar, krallar savaşacakları krallıklarla askerlerini büyük meydanlarda karşı karşıya getirip savaşırlardı. Tamam kabul ediyorum, bu da saçma olabilir, ama olanca gücüyle bir şehre saldırıp kadın-çocuk-yaşlı demeden katletmekten daha onurludur. 

Sadece son 24 yılda savaşlarda 5 milyon 300 binden fazla çocuk ölmüş, 35 milyon 740 binden fazla çocuk travma geçirmiş ve bunların  en az 19 milyonu evsiz. Başka ülkelere/şehirlere göç etmiş mültecilerin sayısı ise bunun üç katından daha fazla.
Hadi ben arkadaşıma neden savaştığımızı anlatırım bir şekilde; peki kim, hangi yüzle kalkıp   o çocuklara biz din için, toprak için, özgürlük için savaşıyoruz diyebilir.  Hadi yüzsüzlük yapıp anlattık diyelim, peki  anlayacaklar mı?

Birbirimizle savaşıp, birbirimizi yok etmek isteyecek kadar nefret duyabiliriz.  Ama bu henüz oynamaktan, gülmekten başka bir şey bilmeyen çocukları acımasızca katletmek için ne sebeptir, ne de mazerettir.

'En kötü barış, en haklı savaştan daha iyidir' demiş ya Cicero, haklı olsa da;  
Biz en iyisi birbirimizi yok edene kadar savaşalım şu köşede, Dünya çocuklara kalsın.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder